Sıfır Atık Yaşam ve Önemi

Şampuanlar, deterjanlar, yüz temizleme ürünleri, diş macunları, kıyafetler, çantalar, ayakkabılar, araba lastikleri ve hatta bazı gıdalar... Kullandığımız bütün bu ürünler ya mikroplastik içeriyor ya da kullandıkça çevreye mikroplastik saçıyor. Yani hepimiz göremediğimiz bu plastikleri yiyoruz, içiyoruz, soluyoruz ve doğaya salıyoruz. 


Mikroplastiklerle ilgili bilimsel araştırmalar yapan Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Meral Yurtsever,bir an önce konunun bilincine varmazsak karşılaşabileceğimiz felaketleri sıraladı ve plastik ayak izimizi azaltabilecek öneriler verdi.


Türkiye, plastik üreten ülkeler arasında üst sıralarda yer alıyor. Ancak bununla birlikte, ülkemizde plastiğin kontrollü tüketimi bakımından ciddi önlemlerin alınmadığı da biliniyor. Toplum olarak doğru plastik tüketimi ve geri dönüşüm konusunda hala yeterli bilinç yokken ‘mikroplastikler’ kavramına hemen hemen birçoğumuz aşina bile değiliz. Oysa mikroplastikler, sabun, şampuan, göz kalemi, diş macunu gibi kişisel bakım ürünlerinden kıyafetlerimize kadar her şeyde bulunuyor; her gün onları yutuyoruz, yiyoruz, ve soluyoruz. Peki insanların ve doğadaki bütün canlıların solunum ve dolaşım sistemine kolayca nüfuz edebilen bu küçük plastiklerin sağlığa olan etkileri araştırılıyor mu?


Kısaca tanımlamayacak olursak 5mm’ den küçük olan plastik parçacıklarına “mikroplastik” denir.


Günümüzde okyanuslarda rastlanan mikroplastiklerin %20'sinin denizlere doğrudan döküldüğü, geriye kalan % 80'lik kısmın ise atık boşaltma, çöpler ve kanalizasyon dahil olmak üzere karasal tabanlı yerleşimlerden kaynaklandığı bilinmektedir.


Durumdan da anlaşılacağı gibi ufalanarak oldukça küçük boyutlara ulaşabilen plastikler doğal (akarsular, rüzgar) ve antropojenik etkilerle her yere taşınabilmekte ve göl akarsu gibi doğal su kaynaklarında, atık sularda ve hatta arıtılmış sularda bile büyük oranda mikroplastiğe rastlanabilmektedir. Örneğin, evlerde kullanılan çamaşır makinesinden alınan atıksu numuneleri üzerinde yapılan bir çalışmada, tek bir sentetik giysiden bile her yıkama başına 1900 adetten fazla mikroplastik lifin (mikrolif) kanalizasyona geçebileceği bildirilmiştir.


Kişisel bakım ve Kozmetik ürünlerinin (PCCPs) içinde hangi tür plastiğin bulunduğu bilgisi, Şekil 1' deki “polietilen” yazısında olduğu gibi; peeling ürün ambalajının arka tarafında bulunan “içindekiler” kısmına bakılarak görülebilir.


Mikroplastikler, katkı malzemesi içermeleri, toksik kirleticileri adsorplayabilmeleri, canlılar tarafından besin zannedilerek yutulabilmeleri, Atıksu Arıtma Tesislerinde tamamıyla giderilememeleri, atmosferde ve su kaynaklarında kolayca taşınmaları ve doğada zor yok olmaları gibi özelliklerinden dolayı çevre ve sağlık açısından büyük tehlike arz etmektedir.


Gerek mukavemeti artırmak gerekse farklı ve istenilen özellikte ürün üretmek amacıyla plastiklerde Bisfenol A (BPA), ağır metaller (Kurşun, Bakır, Kadmiyum vb. gibi), Ftalatlar vb. gibi canlılara zararlı olabilecek katkı maddelerinin kullanıldığı bilinmektedir. Bunun yanı sıra plastikler lipofilik özelliktedir ve PBDE, DDT, PAH, PCB gibi çeşitli kalıcı organik kirleticileri (KOK) ve zehirli pestisitleri adsorplayarak yüzeyinde taşıyabilmektedir. Bunlara ilaveten, mikron boyutundaki plastikler; bu organik kirleticileri çok iyi adsorplayabilmekte ve bu kirleticilerin besin zinciri yoluyla bir üstte bulunan canlılara aktarılmasına bir vasıta olabilmektedir.


Doğaya bıraktığımız tek bir plastik atık bile belli süre sonra parçalanarak milyonlarca Mikroplastik parçacık haline dönüşmektedir. Plastikler parçalanarak daha küçük boyutlara ulaştığında tipik polimer özelliğinden bir şey kaybetmemekte yalnızca fiziksel olarak daha küçük plastik parçacıkları haline dönüşmektedir.


Çevresel kirleticileri henüz kaynağında önlemek oluşmuş bir kirliliği gidermeye çalışmaktan daha kolay, ekonomik ve ekolojik bir davranıştır. Tabi ki bunun için gerekli bilinç ve dikkatin bulunması esastır. Bizler, her gün kullandığımız malzemeler hakkında bilinçli seçimler yaparak ve tek kullanımlık (kullan-at) plastik ürünleri reddederek, çevresel açıdan topluca büyük bir fark yaratabiliriz. Bireysel olarak çevreci bir adım atmak istiyorsak buna “plastik ayak izi”mizi azaltarak başlayabiliriz. En azından aşırı tüketimden kaçınmak ve tercihlerimizde doğal malzemelere öncelik vermek iyi bir başlangıç olacaktır.

Yrd. Doç. Dr. Meral Yurtsever

Yorum ekle

Yorum eklemek için giriş yapmalısınız. Bir hesabınız yoksa, bir tane için kaydolabilirsiniz . Kayıt ücretsizdir!